Birçok ebeveyn, çocuklarının oyuncaklarını paylaşmak istemediği ve sürekli “hepsi benim” dediği anlara şahit olur. İki yaşından itibaren çocuklar kendilerini birey olarak görmeye başlar, bu da sahiplik duygularını iyice güçlendirir.
İçerik
ToggleBu durum aslında tamamen normal bir gelişim aşaması. Her çocuk, bu dönemde biraz “benim”ciliğe kayabiliyor.

Çocuklarda paylaşma sorunu, doğru yaklaşımlarla genellikle 4 yaşından itibaren azalıyor. Ebeveynlerin bu dönemde çocuklarını zorlamadan, biraz daha anlayışlı ve sabırlı davranmaları gerekiyor.
Zorlamak ters tepebiliyor, çocuk paylaşmaya karşı daha da dirençli ve öfkeli olabiliyor.
Bu yazıda, paylaşma sorununun altında yatan nedenleri biraz inceleyeceğim. Ayrıca ebeveynler için pratik çözüm yolları da paylaşacağım.
Gelişimsel süreçler, doğru ebeveyn tutumları ve kalıcı alışkanlık kazandırma yöntemleriyle ilgili detaylar da burada. Sabırlı bir yaklaşım ve doğru tekniklerle, çocuklar paylaşmayı öğrenebiliyor.
Çocuklarda Paylaşma Sorununun Temel Nedenleri

Çocukların paylaşma konusunda yaşadığı zorluklar aslında gelişimsel süreçlerin doğal bir parçası. Bu durum, kontrol ihtiyacı, sahiplik duygusu ve kaybetme korkusu gibi nedenlerden kaynaklanıyor.
Gelişimsel Dönemlerin Etkisi
İki yaşından sonra çocuklar için önemli bir gelişimsel dönemeç başlıyor. Kendi başlarına yürüyüp koşabiliyorlar, tuvaletlerini kontrol edebiliyorlar.
Bu yeni beceriler, çocuğun kendini bir birey olarak görmesinin önünü açıyor. Artık annelerine her şey için muhtaç hissetmiyorlar.
İki yaş civarında “ben, bana, benim” kelimeleri çocukların dilinde sıkça dönmeye başlıyor. Sadece kendi eşyaları değil, ulaşabildikleri her şey için bu sahiplenme ortaya çıkıyor.
4 yaş öncesi dönemde şu davranışlar gayet normal:
- Her şeye “benim” deme
- Paylaşmayı reddetme
- Sahiplik duygusunun baskınlığı
- Kendi alanlarını koruma isteği
Çocuklar genellikle 4 yaşından sonra paylaşmaya yavaş yavaş başlıyor. Bu yaştan önceki dirençli tavırlar, gelişimin doğal bir parçası.
Kontrol ve Sahiplik Duygusu
Yeni kazandıkları yetenekler çocuklara güç veriyor, evet, ama aynı zamanda kontrol kaybetme kaygısı da getiriyor. Nesneleri kontrol etmek, çocuk için güvenli bir alan oluşturuyor.
Oyuncaklarına sahip çıkmak, çevresini kontrol edebildiği en temel alanlardan biri. Bu his, onların benlik gelişimi için gerçekten kritik.
Paylaşma talebiyle karşılaştıklarında çocuklar bazen şu endişelere kapılıyor:
- Oyuncağını geri alabilecek mi, emin olamıyor
- Sahiplik duygusunu kaybetmekten korkuyor
- Kontrolünü yitirme tehlikesi hissediyor
Çocuğun “hayır” demesi, bu dönemde tamamen normal bir davranış.
Kaybetme Korkusu ve Güven Sorunu
Çocuklar paylaşırken aslında temel bir güven sorunu yaşıyor. Verdikleri eşyayı geri alıp alamayacaklarından emin değiller.
Bu korku, özellikle değer verdikleri oyuncaklarda daha da artıyor. Çocuk, paylaştığı nesneyi tamamen kaybedeceğini düşünebiliyor.
Bazı ebeveyn yaklaşımları bu korkuyu daha da tetikliyor:
| Olumsuz Yaklaşımlar | Çocuk Üzerindeki Etkisi |
|---|---|
| Zorla alma | Kaybetme korkusunu artırır |
| Tehdit etme | Güvensizlik yaratır |
| Ceza verme | Paylaşma isteğini azaltır |
Çocukların bu korkuları yetişkinlere mantıksız gelebilir ama onlar için fazlasıyla gerçek. Henüz soyut düşünce gelişmediği için daha somut güvencelere ihtiyaç duyuyorlar.
Çocuk, paylaştığı eşya üzerinde kontrolü olduğunu hissederse güveni artıyor. Bu güven, olumlu paylaşım deneyimleriyle zamanla yerleşiyor.
Çocuklarda ‘Hepsi Benim’ Davranışının Belirtileri
Bu davranış genellikle oyuncak paylaşmama, diğer çocuklarla çatışma ve aile içinde sahiplik konusunda direnç olarak ortaya çıkıyor. Belirtilerin şiddeti, çocuğun yaşına ve gelişim dönemine göre değişebiliyor.
Oyuncak ve Eşya Paylaşmama
Çocuklar oyuncaklarını sıkıca tutup başkalarına vermek istemiyorlar. Özellikle 2-4 yaş aralığında bu durum çok sık görülüyor.
“Vermem!” belki de en sık duyulan kelime oluyor. Oyuncakları ellerinden almaya çalışınca da ciddi tepkiler gösterebiliyorlar.
Çekiştirme, bağırma, ağlama… Hepsi bu dönemin bir parçası. Sadece kendi oyuncakları değil, gördükleri her nesneye sahip çıkmaya çalışıyorlar.
Bazen oyun alanındaki ortak oyuncaklara bile “benim” diyorlar. Kardeşlerinin eşyalarını almak ya da misafir çocukların getirdiği oyuncakları istemek de yaygın.
Oyuncak mağazasında ise neredeyse her şeyi istemeye başlıyorlar.
Diğer Çocuklarla Etkileşimde Sorunlar
Paylaşma zorluğu, çocuğun sosyal ilişkilerini etkiliyor. Arkadaşlarıyla oyun oynarken sık sık çatışma yaşanıyor.
Grup oyunlarına katılmakta zorlanıyorlar. Oyun kurallarına uymak yerine genellikle kendi isteklerini öne sürüyorlar.
Bu durum diğer çocukların tepkisine yol açıyor.
Oyun alanlarında anlaşmazlıklar kaçınılmaz hale geliyor:
| Davranış | Sonucu |
|---|---|
| Salıncağı bırakmamak | Diğer çocukların kızması |
| Topları toplamak | Arkadaşlarının oyundan çekilmesi |
| Sıra beklememek | Sosyal dışlanma |
Bazen çocuk yalnız kalmayı tercih ediyor. “Kimse benimle oynamak istemiyor” diye şikayet edebiliyor.
Aile İçindeki Paylaşım Dinamikleri
Evde kardeşlerle paylaşım konusunda sürekli tartışma çıkabiliyor. Büyük çocuk, küçük kardeşine oyuncaklarını vermek istemiyor.
Yemek sırasında da sahiplenme davranışları ortaya çıkıyor. Çocuk, tabağındaki yemeği bile paylaşmak istemeyebiliyor.
Abur cuburlarını saklamaya çalışıyorlar. Anne babanın eşyalarına da sahip çıkıyorlar.
Annenin telefonunu “benim” diye almak ya da babanın anahtarlarını saklamak gibi şeyler yaşanıyor. Misafirlere evdeki eşyaları göstermekten kaçınabiliyorlar.
Bazen de “Bu bizim evimiz, siz gidemezsiniz” gibi ifadeler kullanıyorlar. Bu tarz davranışlar aile içinde gerginliğe yol açabiliyor.
Paylaşmayı Öğrenmenin Gelişimsel Süreci
Çocuklar paylaşmayı doğuştan bilmiyor. Paylaşma davranışı, belirli gelişimsel aşamalardan geçerek öğreniliyor.
Bu süreç 2 yaşından başlayıp okul öncesi yıllarda şekilleniyor. Sosyal becerilerin temeli de aslında burada atılıyor.
2-4 Yaş Arasında Paylaşım Davranışları
İki yaşından sonra çocuklar bağımsızlık duygularını keşfetmeye başlar. Bu dönemde “ben, bana, benim” kelimeleri en sık kullandıkları ifadeler haline gelir.
Küçükler sadece kendi eşyalarına değil, ulaşabildikleri her şeye “benim” demeye başlar. Aslında bu kadar sahiplenici olmaları gayet normal; kimliklerini yeni yeni keşfediyorlar.
Gelişim aşamaları şu şekilde ilerliyor:
- 2-2.5 yaş: Paylaşım kavramı henüz oluşmamış durumda.
- 2.5-3 yaş: Zorla paylaşmaları istendiğinde güçlü tepkiler gösteriyorlar.
- 3-4 yaş: Kısa süreli de olsa paylaşmaya başlıyorlar.
- 4+ yaş: Gönüllü paylaşım davranışları artık gözlemleniyor.
Çocuklar genellikle 4 yaşından sonra gerçekten paylaşmaya başlıyor. Sabırlı davranmak ve çocuğu zorlamamak burada önemli.
Sosyal Beceri Gelişiminde Paylaşmanın Rolü
Paylaşma, çocuğun sosyal dünyasında adeta bir köprü kurar. Arkadaş ilişkilerinin temelini oluşturan bu beceri, toplumsal uyumu da destekler.
Sosyal beceri gelişiminde paylaşmanın etkileri şöyle:
| Beceri Alanı | Paylaşmanın Katkısı |
|---|---|
| İletişim | Müzakere ve dil becerilerini geliştirir |
| İş birliği | Ortak amaçlar için çalışmayı öğretir |
| Problem çözme | Çatışma çözme stratejileri geliştirir |
| Liderlik | Grup dinamiklerini anlama yetisi kazandırır |
Çocuklar paylaşma sayesinde karşılıklılık kavramını öğreniyor. Bu, ileride kuracakları arkadaşlıkların kalitesine doğrudan yansıyor.
Duygusal Zekâ ve Empati Bağlantısı
Paylaşmak, duygusal zekânın temel taşlarından biri. Çocuk bir şeyi paylaştığında hem kendi duygularını hem de karşısındakinin duygularını anlamaya başlıyor.
Empati gelişimi genellikle şu adımlardan geçiyor:
- Duygusal farkındalık: Başkalarının duygularını gözlemleme
- Perspektif alma: Karşı tarafın bakış açısını anlama
- Duygusal tepki: Uygun karşılık verme
“Arkadaşım üzgün olduğunda oyuncağımı ona verirsem mutlu olur” gibi düşünceler empati gelişiminin işareti. Bu süreç, çocuğun sosyal zekâsını güçlendiriyor.
Duygusal düzenleme becerileri de paylaşma yoluyla gelişiyor. Çocuk istediği şeyi alamayınca hayal kırıklığını yönetmeyi öğreniyor.
Çocuğa Paylaşmayı Öğretirken Ebeveyn Tutumları
Ebeveynlerin paylaşma konusundaki yaklaşımı, çocukların bu beceriyi kazanmasında belirleyici bir rol oynar. Zorlayıcı yöntemler yerine anlayışlı tutumlar ve pozitif örnek olmak, kalıcı davranış değişiklikleri yaratır.
Zorlayıcı Yöntemlerin Olumsuz Etkileri
Zorla oyuncak almak ya da tehdit etmek, çocukların paylaşma konusundaki direncini arttırır. “Akşam seni babana şikâyet edeceğim” gibi tehditler çocukta kaygı yaratır.
Çocuk oyuncağını tamamen kaybedeceğini sanabilir. Ceza ve zorlamanın olumsuz sonuçları şöyle:
- Öfke artışı
- Paylaşmaya karşı olumsuz tutum
- Güven kaybı
- Eşyalarına aşırı koruyucu yaklaşım
Uzmanlar bu yöntemlerin çocuğun gelişimini olumsuz etkilediğini söylüyor. Sonuçta çocuk paylaşmayı değil, kaçınmayı öğreniyor.
Olumlu Model Olmanın Önemi
Ebeveynlerin paylaşma ile ilgili davranışları çocuklar için en güçlü örnek. Anne-babalar ne kadar paylaşımcıysa, çocuklar da o kadar paylaşmayı benimsiyor.
Günlük yaşamda model olmak için şunlar yapılabilir:
| Davranış Türü | Örnek Uygulamalar |
|---|---|
| Eşyaları paylaşma | Kendi yemek ve içeceklerini çocukla paylaşmak |
| Zamanı paylaşma | Çocukla birlikte aktiviteler yapmak |
| İlgiyi paylaşma | Kardeşler arasında adil ilgi göstermek |
Çocuklar gördüklerini taklit ediyor. Ebeveynin tutarlı davranması burada gerçekten önemli.
Seçim Hakkı Tanıma ve Kontrol Duygusu
Çocuğa paylaşma konusunda seçim hakkı vermek, kontrol duygusunu korumasını sağlıyor. “Hangi renk boya kalemlerini arkadaşına vermek istersin?” gibi sorular çocuğa güç verir.
Bu yaklaşımın avantajları şunlar:
- Çocuk kendi kararını verebilir
- Eşyası üzerindeki kontrolü elinde tutar
- Gönüllü paylaşma gelişir
- Özgüveni artar
Paylaşım kutusu uygulaması da işe yarıyor. Çocuk paylaşmak istediği oyuncakları bu kutuya koyuyor, istemediklerinde ise anlayış gösteriliyor.
Anlayışlı ve Sabırlı Yaklaşım
İki yaşından sonra çocukların “hepsi benim” tavrı aslında gelişimin doğal bir parçası. Dört yaşından itibaren paylaşma davranışı kendiliğinden ortaya çıkmaya başlıyor.
Etkili olabilecek bazı yöntemler şöyle:
Süre paylaşımı kuralı: 3-4 yaş çocukları için belirli sürelerle oyuncak değişimi
Dönüşümlü oyun: Ebeveynle birlikte sırayla oyuncak kullanmak
Geri alma güvencesi: Çocuğa, verdiği oyuncağı geri alabileceğini göstermek
Anlayışlı ebeveynler çocuğun gelişim dönemini kabul ediyor. Sabırla bekliyorlar ve küçük adımlarla ilerliyorlar.
Pratik Paylaşma Becerileri Geliştirme Yolları
Oyun temelli aktiviteler, dönüşümlü oynama sistemleri ve paylaşım araçları kullanmak çocukların paylaşma alışkanlığı kazanmasında oldukça etkili. Bu teknikler çocuğun “hepsi benim” anlayışını biraz olsun değiştirip işbirliği becerilerini geliştiriyor.
Paylaşma Temalı Oyun ve Aktiviteler
Rol oyunları, çocukların paylaşma kavramını eğlenceli şekilde öğrenmesini sağlıyor. Evcilik oynarken oyuncak yemekleri paylaşmak ya da restoran oyunu oynamak paylaşımı öğretmenin yollarından bazıları.
Grup oyunları da burada çok etkili. “Köprüden geçti üç deve” gibi geleneksel oyunlar sıra beklemeyi öğretiyor. Puzzle yaparken her çocuk farklı parçalardan sorumlu olabiliyor.
Paylaşma oyunlarına örnekler:
- Ortak hikaye anlatmak
- Birlikte resim yapmak
- Müzik aletlerini sırayla kullanmak
- Blok oyuncaklarıyla grup projeleri yapmak
Bu aktiviteler çocukların empati kurmasına da yardımcı oluyor. Başkalarını anlayan çocuklar paylaşmaya daha yatkın hale geliyor.
Süre Koyma ve Dönüşümlü Oyun Teknikleri
Zamanlayıcı kullanmak, paylaşma sürecini çocuk için daha anlaşılır kılıyor. Her çocuk belli bir süre oyuncakla oynuyor, sonra sıradaki çocuğa veriyor.
“Şimdi senin sıran, beş dakika sonra arkadaşının sırası” gibi cümleler adaletli bir sistem oluşturuyor. Çocuklar beklediklerinde mutlaka sıralarının geleceğini biliyor.
| Yaş Grubu | Oyun Süresi | Bekleme Süresi |
|---|---|---|
| 2-3 yaş | 3 dakika | 3 dakika |
| 4-5 yaş | 5 dakika | 5 dakika |
| 6+ yaş | 10 dakika | 10 dakika |
Görsel ipuçları da işin içine girince işler kolaylaşıyor. Renkli kartlar veya resimler, çocukların sırayı takip etmesine yardımcı oluyor. Hangi sırada olduklarını böylece rahatça görebiliyorlar.
Paylaşım Kutusu Oluşturmak
Özel bir kutu ya da sepeti paylaşılan eşyalar için ayırmak işe yarıyor. Ortak oyuncaklar, kalemler ve kitaplar bu kutuya giriyor.
Çocuklar, bu eşyaların herkese ait olduğunu fark ediyorlar. Kurallar gerçekten basit olmalı:
- Eşyayı al, kullan, geri koy
- Başkası kullanıyorsa bekle
- Kırdığın eşyayı mutlaka haber ver
“Paylaşım kutusu hepimizin ortak alanıdır” mesajını vermek önemli.
Kutudaki eşyaları arada bir değiştirmek iyi bir fikir. Yeni oyuncaklar eklemek çocukların ilgisini taze tutuyor.
Her çocuk evden bir oyuncak getirebilir. Böylece paylaşma alışkanlığı güçleniyor, sosyal beceriler de kendiliğinden gelişiyor.
Duygusal Destek ve Sosyal Çevrenin Rolü
Çocuğun paylaşmayı öğrenmesinde duygusal destek ve sosyal çevre gerçekten kritik. Özgüveni yüksek çocuklar paylaşırken daha az zorlanıyor.
Destekleyici bir ortam, paylaşma sürecini hızlandırıyor. Bazen küçük bir teşvik bile yeterli.
Özgüven ve Bağımsızlık Duygusunu Güçlendirmek
Güvenli bağlanma paylaşımın temelini oluşturuyor. Ebeveynler çocuğa tutarlı sevgi gösterirse, çocuk kendini daha güvende hissediyor.
Bu güven duygusu, eşyalarını kaybetme korkusunu azaltıyor. Kendi kararlarını almasına izin vermek de önemli:
- Hangi oyuncakla oynayacağını seçsin
- Arkadaşına ne vereceğine kendi karar versin
- Paylaşım zamanını kendisi belirlesin
“Sen karar ver” yaklaşımı çocuğun kontrol duygusunu koruyor. Zorla paylaşım dayatmaktansa, bu yöntem çok daha etkili.
Başarılarını takdir etmek çocuğun benlik saygısını yükseltiyor. Küçük paylaşım davranışlarını fark edip övmek, tekrarlamasını sağlıyor.
Arkadaş ve Kardeşlerle Paylaşım Fırsatları
Oyun grupları çocuklar için doğal paylaşım ortamı sağlıyor. Kontrollü bir ortamda sosyal beceriler gelişiyor.
Çocuk, akranlarını gözlemleyerek paylaşmanın aslında ne kadar sıradan olduğunu görüyor. Kardeşler arası etkileşim de paylaşımı öğretmenin en doğal yolu.
Ama adil davranmak gerçekten şart:
| Yapılacaklar | Yapılmayacaklar |
|---|---|
| Her çocuğa özel eşyalar vermek | Sürekli paylaşmaya zorlamak |
| Dönüşümlü oyun kuralları koymak | Büyük kardeşi sorumlu tutmak |
| Ortak aktiviteler planlamak | Karşılaştırma yapmak |
Grup projeleri işbirliğini ve paylaşımı teşvik ediyor. Resim yapmak ya da puzzle çözmek gibi aktiviteler çocukların birlikte çalışmasını sağlıyor.
Bu tür etkinliklerde malzemeleri paylaşmak zaten kaçınılmaz hale geliyor. Çocuklar paylaşmayı doğal yoldan öğreniyorlar.
Destekleyici Çevre ve Okulun Katkısı
Okul öncesi eğitim kurumları, paylaşım becerilerinin gelişimi için harika bir ortam sunuyor. Öğretmenler çocukları yakından gözlemleyip gerektiğinde müdahale ediyor.
Sınıf kuralları paylaşımı destekliyor. Öğretmenler model oluyor ve çocuklara rehberlik ediyor.
“Sıra bende, sonra sende” gibi basit kurallar öğretmek etkili oluyor. Aileyle okulun işbirliği ise tutarlılık sağlıyor.
Evde ve okulda benzer yaklaşımlar uygulanınca çocuk kafası karışmadan ilerliyor. Düzenli iletişim bu uyumu koruyor.
Sosyal etkinlikler de çocuğun farklı ortamlarda paylaşım deneyimi yaşamasını sağlıyor:
- Doğum günü partileri
- Piknik organizasyonları
- Mahalle oyunları
- Akraba ziyaretleri
Bu çeşitlilik, çocuğun sosyal-duygusal öğrenimini (SEL) destekliyor. Paylaşma becerileri de böylece güçleniyor.
Kalıcı Paylaşma Alışkanlıkları Kazandırmak
Çocuklarda kalıcı paylaşma alışkanlığı oluşturmak için düzenli uygulamalar ve sürekli iletişim gerekiyor. Günlük rutinlerde paylaşımı desteklemek ve çocukla duyarlı iletişim kurmak, sürecin anahtarı.
Rutin ve Günlük Hayatta Paylaşımı Teşvik
Günlük hayatta paylaşma alışkanlığı kazandırmak için rutinler oluşturmak şart. Yemek sırasında çocuğun tabağından bir parça vermesi teşvik edilebilir.
Bu, paylaşmanın ne kadar doğal bir davranış olduğunu gösteriyor. Oyun saatlerinde de dönüşümlü oynama kuralları işe yarıyor.
Çocuk bir oyuncakla 10 dakika oynadıktan sonra kardeşine verebilir. Bu süre sınırı, çocuğa güven hissi kazandırıyor.
Ev işlerinde de çocuğun sorumlulukları paylaşması sağlanabilir. Mesela masayı birlikte kurmak ya da oyuncakları beraber toplamak paylaşım duygusunu geliştiriyor.
Paylaşım kutusu hazırlamak da oldukça etkili. Çocuk hangi oyuncaklarını paylaşmak istediğini seçiyor.
Kutudaki eşyaları misafir çocuklar kullanabiliyor. Böylece paylaşım daha anlamlı hale geliyor.
Duyarlı ve Sürekli İletişimin Önemi
Çocukla iletişimde sabırlı ve anlayışlı olmak paylaşma davranışını destekliyor. Çocuğun “hayır” demesi aslında çok doğal.
Bu tepki, gelişimin bir parçası.
“Oyuncak arabasını oyun arkadaşıyla paylaşması söylendiğinde çocuk, arabayı verdiğinde geri alıp alamayacağını bile bilmemektedir.”
Çocuğa paylaşırken kontrol hissini kaybetmeyeceğini anlatmak önemli. “Hangi renk boya kalemlerini arkadaşına vermek istersin?” gibi sorular, seçim hakkı tanıyor.
Paylaştığında övgü almak çocuğu motive ediyor. Zorlamak yerine doğal sürecin akışına izin vermek daha iyi.
Çocuklar genellikle 4 yaşından itibaren paylaşmaya başlıyor, bunu unutmamak gerek. Tehdit edici ifadelerden uzak durmak şart.
Ceza korkusu paylaşma isteğini ciddi şekilde azaltıyor.
Sık Sorulan Sorular
Anne babalar çocuklarının paylaşma becerilerini geliştirmek için pratik yollar arıyor. Uzman önerileri ve etkili stratejiler burada devreye giriyor.
Her çocuğun gelişim süreci farklı ilerliyor. Sabırlı ve doğru yaklaşım şart, aceleye gerek yok.
Paylaşmak istemeyen çocuğa nasıl yaklaşmalı?
Paylaşmak istemeyen bir çocuğa karşı sakin ve anlayışlı davranmak gerekiyor. Uzmanlar, çocuğun oyuncağını zorla almak ya da tehdit etmekten kaçınmanı öneriyor.
“Çocuğun paylaşmaya karşı verdiği bu kaygılı ve öfkeli tepki bir yetişkine anlamsız görünebilir; ancak bu tepkinin, çocuğun doğal gelişimsel dönemine ait doğal bir tepki olduğunu hatırlamakta fayda vardır.”
Çocuğa seçim hakkı vermek etkili oluyor. “Hangi renk boya kalemlerini arkadaşına vermek istersin?” gibi sorular, çocuğun kontrol duygusunu korumasına yardımcı oluyor.
Çocuğumun paylaşma becerisini geliştirmek için hangi yöntemleri kullanabilirim?
Çocukla oyun oynayarak paylaşım temalı aktiviteler düzenlemek faydalı. Oyuncakları dönüşümlü oynamak paylaşımı öğretiyor.
Paylaşım kutusu hazırlamak da güzel bir yöntem. Çocuk paylaşmak istediği oyuncakları bu kutuya koyuyor.
Kardeşi veya arkadaşı oyuncak istediğinde o kutudan verebileceği anlatılıyor. Oyuncağını isteyip birkaç dakika oynadıktan sonra geri vermek de önemli.
Bu şekilde çocuk, verdiği şeyi tekrar alabileceğini öğreniyor.
Çocuklarda ‘hepsi benim’ davranışını önlemek için hangi eğitici oyunlar faydalı olabilir?
Rol yapma oyunları, çocuğun paylaşmayı deneyimlemesine yardımcı oluyor. Mesela oyuncak bebeklere yemek paylaştırmak gibi aktiviteler denenebilir.
Sıralı oyun kuralları koymak da işe yarıyor. Bir oyuncakla belli süre oynayıp sonra değiştirmek, adalet duygusunu güçlendiriyor.
Grup oyunlarında paylaşımı teşvik eden senaryolar kurmak da güzel bir yol. Çocukların birlikte bir proje yapmasını sağlayan aktiviteler oldukça faydalı.
İstemeyen çocuklara paylaşmanın önemi nasıl anlatılmalı?
Paylaşmanın önemini anlatırken basit kelimeler ve somut örnekler kullanmak işe yarıyor. Çocuğa, “Arkadaşların da mutlu olsun,” gibi duygusal ifadelerle yaklaşmak genellikle daha etkili oluyor.
Hikayelerde paylaşımcı karakterlerin mutlu sonlara ulaştığını göstermek gerçekten işe yarayabiliyor. Kitaplar ve masallar bu değeri aktarmak için güzel araçlar.
Çocuğa paylaşmanın, oyuncağını kaybetmek değil de arkadaşlarıyla güzel anlar yaşamak olduğunu göstermek bence çok önemli.
Paylaşamama sorunu yaşayan çocuklar için anne-baba olarak hangi stratejiler izlenmeli?
Sabırlı olmak burada en önemli şey gibi görünüyor. Çocuklar genellikle 4 yaşından sonra paylaşmaya başlıyor, bunu göz ardı etmemek gerek.
Süre paylaşımı kuralı koymak da işe yarayan bir yöntem. Tabii, bu kural için çocuğun en az 3-4 yaşında olması gerekiyor.
Belirli bir süre sonunda oyuncakları değiştirme sistemi kurmak, paylaşmayı kolaylaştırabiliyor. Çocuğun kendine ait özel eşyalarının olması da önemli; bu ona duygusal güvenlik veriyor ve paylaşma konusunda daha rahat olmasını sağlıyor.
Çocuklarda paylaşma alışkanlığının kazandırılmasında ailenin rolü nedir?
Anne babalar, kendi davranışlarıyla çocuklarına en güçlü örneği sunar. Ne kadar paylaşımcı davranırlarsa, çocuk da bunu daha kolay içselleştirir.
| Aile Yaklaşımları | Etkileri |
|---|---|
| Zorla paylaştırma | Çocukta öfke ve direnç artışı |
| Seçim hakkı tanıma | Kontrol duygusunun korunması |
| Örnek davranışlar sergileme | Doğal öğrenme süreci |
Aileler tutarlı davrandığında işler çok daha kolay ilerliyor. Bir gün paylaşmayı yasaklayıp ertesi gün zorlamak çocukta kafa karışıklığına yol açıyor, bu da pek şaşırtıcı değil aslında.

