Erken Çocuklukta Mahremiyet Bilinci

Esin KUYUCU – Erken Çocuklukta Mahremiyet Bilinci

 

Cinsel kimliğin şekillenmeye başladığı 3-6 yaş arasında çocuklar, temel davranış refleksini ve bilincini kazanırlar. Dolayısıyla beden algısına dair bilgiler erken çocukluk döneminde verilebilir. Bu sayede çocuğun bedeni ve benliği ile ilgili bilinçleniyor olması, cinsel ve ruhsal anlamda korunması açısından da oldukça önemlidir.

 

Bedenim Bana Aittir!

Mahremiyet ve beden bütünlüğü konusunda en önemli nokta çocukta ‘izin verirsem’ bilincini oluşturmaktır. Çocuk ancak kendisi izin verirse ona dokunulabileceği bilinciyle yetiştirilmelidir. Anne babalar ve diğer bakım verenler, çocuğu fiziksel olarak sevmeden ya da öpmeden önce ‘seni öpebilir miyim?’ diye sormalı, izin aldıktan sonra öpmelidir. Çocuk hayır derse isteği dışında bu davranışlarda bulunulmamalıdır. Çocuk izin vermediği sürece kimsenin kendisine yaklaşamayacağı bilinci, öncelikle özel olarak aile içinde oluşturulmalı ve genele doğru sosyal hayatta da devam ettirilmelidir. Çocuklara beden bütünlüğüne dair bilgiler verirken, vücudun kişiye özel olan bölgeleri çocuğa öğretilmelidir. Erken çocukluk döneminde kişi sürekliliği kazanmış çocuklarda, kişilerin mahrem bölgelerinin nereler olduğu ve ‘ben ve diğerleri’ ayrımıyla birlikte mahrem bölgeleri görmenin ve dokunmanın izin dahilinde olduğu kişileri belirtmek sağlıklı olacaktır. Çocuk için anlatılan özel bölge tanımı anne-baba için de geçerlidir. Çocuk bu alanları görmek isterse izin verilmemeli, kişiye özel mahrem bölgeler olduğu vurgulanmalıdır. Çocuğun cinsel organ ile ilgili soruları kendi bedeni üzerinden veya kitaplar ve yaşa uygun içerikler dahilinde anlatılmalıdır.

 

Özel Alan Bilinci

Çocuğun mahremiyet kavramını öğrenmesi ve özel alanını koruyabilmesi için öncelikle özel alanın ne olduğunu çocuğa anlatmak ve buna dair bakım verenlerin rol model olarak çocuğa bilinçli bir farkındalık kazandırması sağlıklı olacaktır. Örneğin odasında oyun oynayan bir çocuğun odasına kapı tıklatılarak ve içeriye izin isteyerek girmek o alana dair çocuğa mahremiyet bilinci kazandıracak ve davranışların kazanılması yönünde ebeveynlerin rol model olmasını sağlayacaktır. Ya da tuvalet alışkanlığı kazanan bir çocuğun öz bakım becerisini kendisinin yerine getirmeye dair isteği olduğunda başkalarının göreceği şekilde tuvaletin yapmaması gerektiğini öğretilebilir, ebeveynlerin de çocuğun tercih ettiği zamanlarda yanında olmayı desteklemesi sağlanmalıdır. Bu şekilde özel alana saygı duymayı öğrenen çocuk, kendi özeline de saygı duyulmasını gerektiğini öğrenecek ve çevresinden de bunu bekleyecektir.

 

Çocukların Sınırları ve Hayır Diyebilmek

Hayır demeyi bilmek, kişisel sınırların çizilmesi ve bu sınırlardan ödün verilmemesi açısından önemlidir. Çocuğunuzun hayır dediği bir şeyi ona zorla yaptırmaya çalışmayın. Örneğin hayır dediği zaman çocuğunuzu zorla öpmeye çalışmayın veya hayır dediği bir yemeği ona zorla yedirmeyin. Çocuğunuzun ‘hayır’ kelimesine ve bu isteğine saygı duyun. Fiziksel temas bir çocuğun her zaman tercihi olmayabilir, öz bakım becerilerinin sorumluluğunu bir başkasının karşılıyor olması da her zaman çocuğun istekleri doğrultusunda olmayabilir. Öz bakım becerilerinde örneğin tuvalet alışkanlığında ya da yemek yemede çocuğun bireyselliğini ve öz denetimini desteklemek oldukça önemlidir.

 

Nasıl İletişim Kurulmalı ?

Çocuklar yaş aldıkça ve anne-babadan ayrı bir birey olarak gelişmeye doğru ilerlediklerinde çevredeki uyaranları almaya daha hazır hale gelmektedirler. Yaşam deneyimleriyle birlikte merak duygusu, karmaşık bir ip yumağına benzer. Verilecek her bir cevap yaşanan deneyimle birlikte merakı da karşılar. Ömür boyu süren yaşam deneyimleri ardı ardına gelen merak duygusuyla birlikte şekillenmektedir.

• Çocuklarla kurulacak iletişimde merak duygusunu sağlıklı bir şekilde karşılayabilmek için dikkat edilmesi gereken bir konu, yaş seviyelerine uygun basit sorulara basit cevaplar vermektir. Örneğin, kardeş bekleyen 3 yaş çocukları, annesine kardeşinin nereden geleceğini sorabilir. Bunun için sadece bir cümle yeterli olur: ‘Bebekler annelerinin karnında büyür” veya daha ayrıntılı bilgi verilmek istenirse, “Bebekler önce gözle görülemeyecek kadar minik bir noktadır. Zamanla büyürler ve annelerin karınları şişer. Hatta bir süre sonra ayaklarını ve kollarını hareket ettirmeye bile başlarlar” gibi cevaplar 3 yaş çocuğunun gelişimsel seviyesi için bir zihin karmaşası oluşturmamak adına yeterlidir. Fakat çocukların yaşları ilerledikçe verilen bu bilgiler çocukların meraklarını karşılamakta yetersiz kalacaktır. Buralarda da konunun yine yaşa uygun seviyede basit karşılıklar vererek konuşulması doğru olacaktır.

• Erken çocukluk dönemi henüz soyut imgelemlerin adlandırılamadığı, deneyimlerle sabit somut deneyimlerin ve somut kavramların zihinde işlendiği bir dönemdir. Bu sebeple çocuklarla kurulacak iletişimde sembolik kelimelerin kullanılmaması önerilmektedir. Bu noktada benimsenecek en önemli tutum; bedenimiz, bedenimizi keşfetmek ve beden bütünlüğüne dair mahremiyet normaldir, normallik sınırları içerisinde konuşuluyor olmasının da hiçbir sakıncası yoktur. Özel bölgelere isim takılmaması, beden bölümleri hakkında var olan isimlerin kullanılması önemlidir. Ayrıca bakım verenlerin tedirgin bir tutum tercih etmeden çocuğa, yaşı itibariyle normal deneyimlerde bulunduğu ve normal bir merak sürecinden geçtiği hissettirilmelidir.